ÜNİVERSİTE BEYİN GÜCÜ YETİŞTİRİYOR
|Mehmet Ali SULUTAŞ*
Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler evvela haysiyetlerini ve daha sonra istiklallerini kaybetmeye mahkumdurlar!..
Mustafa Kemal Atatürk
Türkçe karşılığı ‘evrenkent’ olan ‘üniversite’,‘teknoloji’ denilen ve bir sanayi dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç, gereç ve aletleri kapsayan bilgileri üreten, aktaran ve ülke kalkınmasında etken olan ‘beyin gücü’ yetiştirir. Toplumun en üst düzeydeki eğitim ve araştırma hizmeti veren üniversitelerimiz en güvenli ve nitelikli kurumlarımızdan biridir.
Mersin Üniversitesi’nin (MEÜ), 2004-2005 eğitim-öğretim yılı açılış töreni, eşiyle birlikte, Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer’in onurlandırmalarıyla, il protokolü, öğretim elemanları ve öğrencilerin katılımıyla Çiftlikköy Merkez mekanında gerçekleşti.
“Üniversite, bir meslek kazandırmanın yanında yaratıcı özelliklerinin ön plana çıkmasını, bireyin gelişmesini, çağdaşlaşmasını yeni ve geçerli bilgilerin ışığında çevresindeki olaylara yaklaşımını belirleyerek, aydın insan olmasını sağlar.” Bu saptamasının yanında bir de dileğini belirtti Cumhurbaşkanımız:”Dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer almak, toplumsal gönenci artırmak, bilimsel ve teknolojik alanda ilerlemek istiyorsak, öncelikle eğitim sistemimizi çağın gerekleri doğrultusıunda yapılandırmalıyız.”
Ülkemizin bilim ve teknoloji birikimiyle sanayi üretimi alt yapısından yoksun kalışının nedenlerini açıklayan Rektörümüz Prof. Dr. Uğur Oral, üniversiteyi, “düşünen, yorumlayan, eleştirel bakabilen, bilgiyi kullanan, üreten bir öğrenci kesimi yaratmayı hedefleyen öğretim kurumu” olarak tanımladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın taşıması gereken özelliklere de değinen Rektör, olması gereken eğitim politikasını da şöyle açıkladı:
“Eğitim politikası ise, öğrencilerin, düşünme ve problem çözme yeteneği yüksek, evrensel değerlere ve yeni düşüncelere açık, ulusal kültürü, kişisel sorumluluk duygusu ve toplumsal duyarlılığı gelişmiş, bilim ve teknoloji üretimine yakın, beceri düzeyi yüksek bireyler yetiştirilmesini sağlamak olarak belirlenmiştir.”
1992’de kurulan, 1997’den beri 12 bin mezun veren ME.Ü, üretim için bilim felsefesini benimsemiş bir eğitim-öğretim-araştırma yuvasıdır. Gülnar Meslek Yüksek Okulu da, yakın çevresinde olmasa bile, bölgemiz ve ülkemizdeki sanayi, ticaret, hizmet kuruluşlarına iyi yetişmiş ara emek gücü sağlayacak donanıma sahiptir. Üniversitemizin ve özellikle Yüksekokulumuzun çok eksikleri vardır ve bunların bir şekilde giderilmesi gerekmektedir…
Gülnar Meslek Yüksekokulu, yeni eğitim-öğretim yılı ve öğrenci yurdu açılış töreni ve etkinlikleri, göreve başladığı ilk günde, ilk etkinliğe katılan Gülnar Kaymakamı Sayın Hakan Kılınçkaya yanında, Aydıncık Kaymakamı Sayın İhsan Kara, Belediye Başkanı Sayın Ahmet Günel, Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Remzi Çanta, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Gökçakan, idare amirleri, öğreticiler, öğrenciler, konuklar ve basın birlikteliğinde gerçekleştirildi. Cumhuriyet Alanı’ ndaki Atatürk Anıtı’na çelenk koyma, Atatürk’e saygı duruşu ve milli marşımız eşliğinde bayrağımızın göndere çekilmesinden sonra etkinliklere Yüksekokul çok amaçlı salonunda devam edildi.
Didem Ergin, öğrenciler adına, sevinç ve heyecanlarını belirtti: “Haritaya bakarak deniz kenarı sandığımız Gülnar, önceleri bizde hayal kırıklığı yaratmıştı. Ancak mahrumiyet bölgesi olan ilçenin bize bu kadar çok şey kazandıracağını ilk geldiğimde söyleseler inanmazdım. Burada bir birey olarak sorumluluk taşımayı, dayanışmayı öğrendik. Gülnar’ın sosyal etkinliklerinden yoksun olması, bize arkadaşlarla daha fazla kaynaşma, dayanışma ve okul etkinliklerine katılma şansı verdi. Bu sayede hem özgüvenimizi hem de kültürümüzü arttırıcı birçok çalışmalar yaptık.” Bu içten sözler gerçekte o coğrafyada yaşayanların özelliklerini yansıtıyordu. Sergiledikleri etkinlikler de bunun göstergesiydi…
Öğrenci Didem, Gülnar Meslek Yüksekokulu’nun tam donanımlı bir binaya kavuşmasının ve hele hemen okul bitişiğinde güven altında barınabilecekleri öğrenci yurdunun açılmasının ne kadar çok önemli olduğunu şöyle vurguladı: “Bu sayede birçok arkadaşımız kaydını dondurmadan öğrenimini sürdürmektedir.” Yurdun yapılmasını sağlayan Rektör Prof. Dr. Uğur Oral’a ve Yüksekokul Müdürü Saadet Bilir’e ve yurdun donanımına katkı sağlayan kişilere teşekkür eden Didem, ülke kalkınmasının eğitimle gerçekleşeceğini belirterek konuşmasını sürdürdü:
“Gülnar Meslek Yüksekokulu’muzda akıl ve bilim göstergesi aydınlık yolda, çağdaş ve demokratik bir eğitim aldığımız için mutluyuz. Böylece yaşamın güçlüklerini yenmek ve gelişmiş, aydınlık Türkiye’nin mimari, çalışkan, sorumlu bireyler olmak istiyoruz!..”
Okulun eksikleri arasında önemli bir konuya dikkatleri çeken Didem ekledi: “Ancak okul bahçesindeki henüz tamamlanmamış olan spor sahalarına bakarak spor yapıyoruz!.. Bizler mezun olmadan bu sahaların tamamlanmasını yetkililerden bekliyor ve umuyoruz.”
Öğrencisinin içtenliğine kıvançla kulak veren Müdür Saadet Bilir de konuşmasıyla, okulun açılışından beri yaşadıklarının olgunlaştırdığı ve bıçkınlaştırdığı başarılı bir eğitimci olarak, direncin ve olumlu yaklaşımın oluşturduğu ortamı yansıtan gerçekleri ortaya koydu:
Okul bünyesinde oluşturulan ‘İletişim Topluluğu’ 10 yıldır ‘Anlam’ dergisini, halk oyunlarını yaşatıyor ve tiyatro çalışmalarıyla Gülnar ve çevre yerleşim birimlerinde oyunlar sergilerken spor dallarında karşılaşmalar gerçekleştirip çevre ve meslek gezileri düzenliyorlar.
“ME.Ü’nin öğretim üyelerine ve ülkemizin değerli bilim, kültür, sanat insanlarına ev sahipliği yapıyor.” Ancak, bilgisayar laboratuvarına bilgisayar, yurt donanımına ve özellikle aylardır bekleyen spor alanına toprak dolgu gereksinimi var. Bunlara bir gereksinim de biz ekleyelim. Okuldan kent merkezine giden yolun hiç değilse sağ yanına 200 m kaldırım yapılarak kuru havalarda toz-topraktan, ıslak günlerde sel ve çamurdan korunma sağlanmalı…
Müdür Bilir’in konuşmasından aktaralım: “Küçük yerleşim birimlerinin aydınlanma penceresidir üniversiteler ve yüksekokullar. İlçenin sosyal, kültürel ve ekonomik yönden gelişmesine katkı sağlarlar. Öğrencilerimizi Atatürk ilke ve devrimleri ışığında bilimsel, laik, çağdaş, demokratik ve teknik bir eğitim vererek yetiştirirken yaptığımız etkinliklerle de çevre halkı ile uyumlu, olumlu etkileşimler yaşamaktayız. Yüksekokulumuz ile ilgili her konuda olduğu gibi, öğrenci yurdumuzun yapılması ve hizmete açılması konusunda destek veren değerli rektörüm Prof. Dr. Uğur Oral’a teşekkür ediyorum.”
Kentlilere seslenmeyi unutmadı Müdür: “Aydınlanmayı benimsemiş, değerli Gülnarlılar, yüksekokulumuzla giderek bütünleştiğinizi görmek bizleri sevindiriyor. Buraya yüksek öğrenim için gelen gençler sizin başka illere aynı amaçla gönderdiğiniz yavrularınızın arkadaşı, yaşdaşı. Onların hepsi, bizim geleceğimiz. Sizlerin öğrencilerimize nasıl yardımcı olduğunuzu biliyoruz. Yüksekokulumuzla ilgili duyarlılığınızdan dolayı hepinize yürekten teşekkür ediyorum.”
Gözlerinin içi gülümsemeye başlayan Müdür, öğrencilerine de seslendi: Aydınlanmamızın ışığı, sevgili öğrencilerim. Yükseköğrenim yapmak için geldiğiniz bu ilçe güzel Anadolu’muzun bir köşesi. Burada öğreniminizi yaparken yaşam gerçekleriyle de yüzleşeceksiniz. Avrupa Birliği’ne girmeye hazırlandığımız şu günlerde kendinizi geleceğe hazırlayın. Ülkemizin ve ailelerinizin sizin birikim ve başarılarınıza gereksinimi var. Konuşmamın bir bölümünde de söz ettiğim gibi, zengin bir ülke değiliz. Zamanı iyi değerlendirmeli, yüksekokulumuzda kendinizi en iyisi olacak niteliklerle donatmalı, rekabet ortamında yerinizi almalısınız Buradan bilgi birikimi ile donanmış, Atatürk ilke ve devrimlerinin yılmaz savunucusu, ülkemizin kalkınmasına katkı sağlayacak, özgürleşmiş, başkasına da saygı gösteren bireyler olarak diploma almalısınız.”
Eğitim-öğretim yılının ilk dersini veren Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Gökçakan 1992’de kurulan Mersin Üniversitesi’ni tanıtarak şu bilgileri aktardı: 11 fakülte, 6 yüksek okul, 9 meslek yüksek okulu, 10 eğitim ve araştırma merkezi, 4 enstitü ve bir hastanede akademik üye sayısı 1176, idari personel 739 ve öğrenci sayısı da yaklaşık 20 bin. Profesör, bu açıklamadan sonra ‘Johari Penceresi’ konulu açılış dersini verdi:
“Her türlü psikolojik olgu ve değerler bir pencere içindedir,” diye derse başlayan Prof. Dr. Gökçakan, “Önce kendimizin farkına varmalıyız, sonra kendimizi kabul etmeli ve daha sonra da kendimize saygı duymalıyız!” diye tamamladı yeni yılın ilk dersini.
Yeşil tahtaya tebeşirle bir kare çizerek bir pencere açan Profesör, psikolojik olgu ve değerleri, ‘ben’e açık ‘Farkında Olduğumuz’ ve ‘ben’e kapalı ‘Farkında Olmadığımız’ değer olarak açıkladıktan sonra pencereyi de yukarıdan aşağı ikiye böldü. Pencereyi enlemesine de ikiye bölerek, üst bölümü ‘Diğerlerine Açık’, alt bölümü ‘Diğerlerine Kapalı’ bölüm olarak belirledi. Genelde, evlerde olduğu gibi, dört bölümlü bir pencere ders konusu oldu. Sol üst bölümü ‘Açık Alan’, sağ üst bölümü ‘Kör alan’, sol alt bölümü ‘Gizli Alan, ve sağ alt bölümü de ‘Bilinmeyen Alan’ olarak belleklere yerleştirerek ‘Düşüncelerin Dansı’nı başlattı…
Başlattı ya, işte Gülnar Meslek Yüksekokulu Halk Oyunları Topluluğu da, düşüncelerin dansını ezgilerin dansına dönüştürdü. Öğrencilerin oluşturduğu ekip, okulun ve kendi olanaklarıyla ortaya koydukları ‘yurdun dört bir yanından’ halk oyunlarını sergileyiverdiler büyük bir iştahla. İşte yurdun dört bir yanından harita-kadastro, mobilya-dekorasyon, halı-kilim, muhasebe ve inşaat eğitimi için kalkıp Gülnar’a gelen gençlerin yöneticileriyle işbirliğine çok güzel bir örnek.
Müdür Bilir’in vurguladığı gibi, “her şeyi devletten bekleyemeyiz.” Yöneticiler bu yaklaşımla, eğitime gönül verenlerin ve hayırseverlerin az/çok para ve mal bağışları bir gedik kapatmış ME.Ü’nün tek öğrenci yurtlu yüksekokulunda. “Gülnar’ın en görkemli yapısı”na bağışta bulunanları ödüllendirme de unutulmamış bu etkinlik kapsamında. Halk dilinde yerleşik çok güzel bir deyimle vurgulandığı gibi, “Ne verirsen elinle, o gider seninle!..”
Okulu gezdiren Müdür Hanım bilgiler veriyor. Derslikler yanında, idari bölüm, halka da açık kütüphane, atölyeler, laboratuvar, çok amaçlı salon, yemekhane, kantin ve diğer alanlar ihtiyacı görüyor. Toplam 12 akademik ve 12 idari personelle hizmet veren Yüksekokul, sayıları 300’ün üzerinde olan öğrencilerden, okul ve fakültelere dört yıllık öğrenim için dikey geçiş yapanlarla eğitime ara verenler dışında, her yıl yaklaşık 100 mezun veriyor. Yeni açılan 200 kişilik yurtta da hiç ayrımcılık yapılmamış, bu yatak sayısı kız ve erkek öğrenciler arasında eşit olarak belirlenmiş. Kıpır kıpır, fıkır fıkır, canlı, kanlı, delikanlı öğrencilerle konukları buluşturan yöneticiler, ME.Ü Merkez ve Yenişehir yemekhanelerinde verilen yemekler ayarında nefis bir öğle yemeğiyle de ağırladılar bizleri…
Etkinlikler dizisi henüz bitmedi. Mersin Devlet Opera ve Balesi sanatçıları bir müzik şöleni sundular. Ahad Askerov piyanoda, Eda Vurandemir çelloda, Ozan Uludağ kemanda, soprano Funda Uyanık Özer ile bas Hasan Berk’e eşlik etti. Puccini, Schubert, Beethoven, Verdi Curtis Chiara, Çaykovski, Fernandez, Capoa’nın yapıtları yanında Ivanovici’nin ‘Tuna Dalgaları’ ve Strauss’un ‘Mavi Tuna’sıyla izleyenler kıpır kıpır oldular. Kodallı’nın, ‘Bülbülüm’, Hacıbey’in ‘Asya’nın Şarkısı’ ile ‘Ah Bir Ataş Ver’ ve ‘Çökertme’ adlı halk türkülerine eşlik eden seyirciler konser sonunda ‘10. Yıl Marşı’nı birlikte söylediler.
Gülnar Kaymakamının, göreve başladığı ilk gün olmasına karşın, deyim yerindeyse, ayaklarının tozuyla eşi ve çocuklarıyla gelmeleri ve geceyi onurlandırmaları, kentin yıllardır özlemini çektiği bir mülki amire kavuşmuş olabilecekleri umudunun yayılmasına neden oldu, salonda ve kentte. Kuşkusuz, her zaman Yüksekokulun gereksinimlerini imkanları ölçüsünde karşılayan Belediye Başkanı da yüreklendirdi yöneticileri, etkinliği onurlandırarak.
Bir bölümü belki ilk kez bu tür bir konser izleme olanağı elde eden öğrenciler, salona girmekte isteksizdiler başlangıçta ama duydukları, gördükleri, yaşadıkları coşturmuştu onları.
İşte evrensel müziğin gücü bir kez daha, neredeyse, ‘kuş uçmaz, kervan geçmez’ denebilecek Gülnar ilçesinde ortaya çıktı. Geleceğin sanatçıları ve yöneticileri olabilecek öğrenciler ve bu tür müziği sadece duyan veya okuyan Gülnarlılar adına, başta Yüksekokulun, deyim yerindeyse, tuttuğunu koparan, içi insan ve öğrenci sevgisiyle dolup taşan müdürü Saadet Bilir olmak üzere, bu güzel etkinliği gerçekleştirenlere kucak dolusu teşekkürler!..
* Araştırmacı, yazar, çevirmen / malisulutas@yahoo.com