ÜLKÜ TAMER
|90’lı yılların başıydı, kitapçıda Alleben Öyküleri’[1]ni gördüğümde hemen almış ve bir solukta okumuştum. Bu öykülerde ve ardından gelen Alleben Anıları[2] ile Yaşamak Hatırlamaktır’[3]ın Gaziantep’i anlatan bölümlerinde doğduğum ve altı yaşımda ayrıldığım güzel kentimdeki anılarımla dolaşmıştım. Yazarla aynı mekanlarda yaşamış olmanın sevinci, coşkusu sarmıştı içimi.
Ülkü Tamer, şairliğin yanı sıra öykü, anı ve çocuk romanı yazarlığı, çevirmenlik, tiyatro oyunculuğu, film artistliği, yayıncılık, televizyonculuk, şarkı sözü yazarlığı gibi alanlarda uğraş ve emek veren çok yönlü bir sanatçımız.
Bu yazımda onun, yaşam öyküsü ile okuyabildiğim yapıtlarından yola çıkarak, edebiyatımızdaki ve Türk Şiir Geleneği İçindeki Yerine bir pencere aralamaya çalışacağım.
Sanatçının yaşantısının, yapıtlarına ve yaratıcılığına yol gösterdiği söylenir çoğu kez.
Yaşamından Kısa Kesitler
Kitap okumayı seven bir anne ve 1940’lı yıllarda İstanbul’dan çocukları için kitap getirten, onları özenle ciltlettiren bir baba… Büyüklere ve çocuklara göre ayrı dergilerin girdiği bir ev… Hatırlı bir babanın Antep’te açtığı kapılar… Kitabevi sahibi Arif Güzel ve orada geçen dolu dolu saatler… Dergilerden kitaplara, Grimm Kardeşler’in Gençlik Hikayeleri’ne atlayış, ardından çevirilere duyulan ilgi, onlara yöneliş… Her hafta, her ay İstanbul’dan Antep’e gelecek dergi ve kitapları (özellikle Varlık) heyecanla bekleyiş… Sonra tiyatro oyunlarına duyulan merak…
Çocukluk ve özellikle ilk gençlik döneminde trenin, onun yaşamında ayrı bir yeri olacak; duygularını, Robert Kolej’den tatillerde eve dönerken, özlemini duyduğu Antep’i, ‘Dünyanın en güzel resmi belirirdi karşımızda,’[4] diye betimleyecek; kendisini karşılamaya Narlı İstasyonu’na gelen babası için de,‘Beyaz elbiseli babamı hemen görürdüm. O anda kuşlar havalanırdı içimde,’[5] diyerek, şiirsel duyumsamalarını dışa vuracaktır.
İstanbul ve Öğrencilik Yılları
“Sarah MacNeal, her zaman büyük sevgiyle, saygıyla andığım bir öğretmenimdi. Edebiyata ilgimin kıvılcımlarını kime, neye borçluyum, bilemiyorum; ama o ilgimi körükleyen Mrs MacNeal olmuştur.” Tamer, bu etkilenmeyi; “Orta 3’te İngilizce dersimizde bütün yıl mitoloji okuttu bize. İlk dönem Edith Hamilton’ın Mitoogya’sını ezber ettik. İkinci dönem ise Homeros’u. Özetlenmiş, sadeleştirilmiş metinlerle değil, İngilizce tam çevirileriyle.”[6] diye anlatacaktır yıllar sonra.
Kısa süren hukuk fakültesi öğrenciliği sırasında zamanının çoğunu, okul kantininde Onat Kutlar, Demir Özlü, Raif Ertem ile yaptığı edebiyat sohbetlerine ayırması, bu sohbetlere bazen Edebiyat Fakültesi’nden Adnan Özyalçıner, Kemal Özer ve Doğan Hızlan gibi edebiyat dostlarının katılışı…
Hukuk fakültesi öğrenimini yarım bırakıp İÜ İktisat Fakültesi Gazetecilik Enstitüsü’ne geçişi ve Burhan Felek, Cevat Fehmi Başkut gibi yazın çınarlarının öğrencisi oluşu…
Oyunculuğa yöneliş
Direkler Arası’nda geçen büyüleyici zaman… Keşanlı Ali Destanı[7], Zilli Zarife, Teneke, Midasın Kulakları’nda oyunculuk… Devekuşu Kabare, Nejat Uygur ve İstanbul Tiyatrosu günleri…
Öykücülüğü
Ülkü Tamer bir yazar, pir yazar; ilk ve tek öykü kitabı Alleben Öyküleri ile 1991 Yunus Nadi Öykü Armağanı’nı kazanır. Çocukluğunun kenti Antep’teki sıradan insanları konu alan; ‘Sitti Zeynep, Çete İsmail, Şekerci Asım, Macı Hüseyin’ adlı dört öykü bizi, güzel Türkçesiyle kurduğu olayların içinde gezdirirken, Antep ve o yıllardaki ilişkilerin sıcaklığıyla kucaklaştırır.
Milliyet Çocuk ve Milliyet Yayınları Yöneticiliği
Nerdeyse her eve giren, çocuklarımın ve öğrencilerimin elinden bırakmadığı Milliyet Çocuk Dergisi’nin yayın yönetmenidir o… Bu dergi, 1970’li yıllarda, tirajı 100 bini aşan, eğlendirerek okutan, çocuklarda okuma ve araştırma dürtüsü uyandıran bir bilgi hazinesidir.
Çocuk Kitabı Yazarlığı
Bu bağlamda yazdığı kitapların, çocukların dünyasında yeni ufuklar açtığını söyleyebiliriz. O yılların çocukları, Ülkü Tamer’le okuma alışkanlığı kazanıp bu günün okuyan yetişkinleri oldular.
Onun çocuk kitaplarını, ‘genel kültür, roman-öykü ve çeviri’ olarak, üç başlık altında toplayabiliriz.
Genel Kültür
Çocuklara Genel Kültür[8], Ne Biliyorum?[9], Hangisi Doğru[10] gibi kitaplarla, çocukların bilgi dağarcıklarını zenginleştirme amacı güttüğü sezinlenir.
Roman-Öykü
Pullar Savaşı[11], Günışığı Hoşça Kal[12], Tele Yunus[13], adlı kitaplarla da, onların duygu ve hayal dünyalarını zenginleştirdiğini görmekteyiz.
Çeviri
Pinokyo (C. Collodi), Kibritçi Kız (Andersen), Ezop Masalları (Aisopos), Altın Kuş (Grimm Kardeşler), Şeytanın Altınları (Grim Kardeşler, masal-şiir) (Masalllar (La Fontaine), Şişkolarla Sıskalar (Andre Maurois) gibi Batı yazınının klasik çocuk yapıtlarını, dilimize kazandırıp çocuklarımızın Batı dünyasının evrensel bakışını küçük yaşta tanımalarını sağlamıştır.
Sanat Sınavı[14] da, onun ilk gençlik dönemi okurlarına bilgi hazinesi niteliğindedir.
Antoloji-Derlemeleri
Tamer, Türk yazınının değerli ustalarından seçtiklerinin yanı sıra dünya şair ve yazarlarından derleyip çevirdiklerini antoloji oylumunda okura sunar. Bunlar, Şiiristan[15], Yolcunun Kitabı[16], Varlık Şiirleri Antolojisi[17], Nazım’dan Seçmeler[18], Hoca Nasreddin Der Ki[19], Sahici Mucizeler[20], Çağdaş Rus Hikayeleri[21], Çağdaş Latin Amerika Şiir Antolojisi’[22] dir.
Çevirmenlik
Edith Hamilton’dan Mitologya çevirisiyle, ‘1965 TDK Çeviri Ödülü’nü kazanan Ülkü Tamer bizi dünya yazınının sayısız klasik yapıtıyla tanıştırır. İslam Tarihi (S. F. Mahmut), Türk Edebiyatında Sosyal Konular (K. Karpat), Kısa Dünya Edebiyatı Tarihi (R. Alcook), Brigitte Bardot ( S. de Beauvoir), Modern Futbol (Eric Batty) gibi inceleme-araştırma kitapları ve Harry Potter ve Felsefe Taşı’ndan (J. K. Rowling) başka C. Aytmatov, E. Caldwell, E. Hamilton, E. Hemingway, E. Morris, E. Queen, F. G. Lorca, J. Haşek, J. Herzberg, M. Antonioni, Oscar Wilde, P. Roth, Lermontov, R. Alberti, R. Tagore, Şoholov, T. Dery, W. Faulkner, Y. Yevtuşenko, Zoşçenko gibi yazar ve şairlerin ilgi ve keyifle okuduğumuz yapıtlarını da dilimize kazandırır.
Çevirdiği Oyun Yazarları
Euripides, W.Shakespeare, A. Çehov, B. Brecht, A. Miller, E. Ionesco, J. Steincbek, T. S. Eliot, N. Simon, R. Dyer, H. Ibsen gibi yazarlardan otuzun üzerinde oyun çevirmiş; bu yapıtların büyük çoğunluğu özel tiyatrolarda oynanmıştır.
Anı Yazarlığı
Anı yapıtları, kişilerin bilinmeyen ve merak edilen yanlarını, yönlerini tanımamıza yol açtığı gibi onların yaşadıkları dönem ve yetiştikleri yöreye ilişkin bilgi verir okura. Bu bilgiler, sanatçının, şair ve yazarın yazın dünyasına açılan bir kapı ve pencere işlevi görür okur açısından.
Yaşamak Hatırlamaktır ile Kırıp Dökmeden[23] adlı anı kitaplarında yazar, kültür ve sanat dünyamızın mutfağını, pek çok kültür-sanat adamının kişiliğini, sanat dünyasını, bu çevrenin olumlu ve olumsuz yanlarını, arı duru, kusursuz Türkçesiyle öyle bir verir ki; kitaptaki yinelemeler göz ardı edilir.
Fırat’ın bir kolu olan ve Antep’in içinden geçen Alleben Deresi, onun yaşamında önemli bir yer tutar. Alleben Öyküleri’ndeki gibi, Alleben Anıları’nda da yazar, Antep anılarını çok akıcı bir dille anlatır bize.
Bir Gün Ben Tiyatrodayken[24], adlı yapıtında, onun kısa süren oyunculuk serüveninden süzülen anılarıyla gülümserken; bilmediğimiz yönlerini, futbol tutkusu, şakacılığı, yenilikçiliği, hoşgörüsü, sıkıntılı anlarda bile hayata mizahla yaklaşan renkli kişiliğiyle de tanışırız.
Ahmet Kaya’nın An Gelir ve Başkaldırıyorum albümlerinde seslendirdiği “Üşür Ölüm Bile” ve “Güldikeni” şarkılarının sözleri Ülkü Tamer’e ait şiirlerdir. O, Zülfü Livaneli’nin seslendirdiği “Memik Oğlan” ve “Güneş Topla Benim İçin” ve Grup Yorum’un, “Düşenlere” isimli parçalarının da söz yazarıdır.
Türk Şiir Geleneği İçindeki Yeri
Ülkü Tamer’e Türk Edebiyatı’nda sarsılmaz yer sağlayan onun şair kimliğidir.
İlk şiiri ‘Dünyanın Bir Köşesinde Lucia’, 1954 yılında Kaynak Dergisi’nde yayımlanır. Bu tarihten sonra ürünleriyle Kaynak, Pazar Postası, Yeditepe, Yeni Dergi, Papirüs, Sanat Olayı gibi dönemin seçkin edebiyat dergilerinde görünür. İlk şiir kitabı, ‘Soğuk Otların Altında’, 1959’da, A Dergisi Yayınları’ndan çıkar. 1967’de Yeditepe Şiir Armağanı’nı kazanır. Genç yaşta Türk Edebiyatı’nın tanınan şairleri arasında yer alır.
Tamer, 50’li yıllarda ortaya çıkan, içinde Cemal Süreya, Edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Sezai Karakoç gibi değerlerin de bulunduğu ‘2. Yeni Hareketi’nin öncü şairlerden biridir. Eleştirmen Memet Fuat’ın, onunla ilgili, “2. Yeni’nin, çağdaş İngiliz şiirini yakından izleyen, çeviriler yapan, Batı etkilerine açık bir şairiydi. Özellikle 1960’ların ikinci yarısında yazdıklarıyla şiir anlayışının kusursuz örneklerini verdi. Toplumsal sorunlara yönelirken de şiirin düzeyini düşürmedi, “ değerlendirmesi yerinde, nesnel bir saptamadır.
Bu bağlamda, ‘2. Yeni’, sanatsal yaratma ediminde bilincin yerine bilinçdışını önceleyen Batı’nın “Gerçeküstücü” sanat anlayışından etkilenerek var edilen, Türk şiirinde değişik imge, çağrışım ve soyutlamalarla yeni bir söyleyiş bulma amacı güden bir şiir akımıdır. Hareket, dönemin egemen şiir anlayışına, Garipçiler’e ve 1940 Kuşağı Toplumcu Gerçekçi kuşağına tepki olarak doğmuştur. Yeni anlayışa göre, şiirin işlevi öykü anlatmak, anlam yaratmak değil, bireyin iç dünyasındaki çatışmaları, imge çağrışımlarıyla okura duyumsatmak olmalıdır. Bu da ölçü, uyak gibi dilin alışılmış kalıpları dışında, dilin musiki ve anlatım gücünden yararlanılarak, yeni bir sözdizimi ve bilinç akışı tekniğiyle sağlanabilir.
Ülkü Tamer’in ilk şiir kitabı ile ileriki yıllarda yayımlanan, ‘Gök Onları Yanıltmaz’, (1960), ‘Ezra ile Gary’ (1962), ‘Virgülün Başından Geçenler’ (1965), ‘İçime Çektiğim Hava Değil Gökyüzüdür’ (1966) adlı beş şiir kitabında yer alan şiirlerin ‘2. Yeni’ poetikasıyla yaratılmış ürünler olduğunu gözlemleriz.
Onun şiir dünyası, 70’li yıllarda yaşanılan toplumsal olaylara, çekilen acılara koşut olarak gerçekçi anlayışa açılır. 1974 yılında yayımlanan ‘Sıragöller’ adlı kitabındaki şiirler bu anlayışı somutlayan ürünlerdir.
Ülkü Tamer’in 1986 basımlı ‘Antep Neresi’ adlı son şiir kitabındaki ürünlerin ise türkü, ağıt, ninni, mani gibi ‘Türk Halk Şiiri’ formunda ölçü ve uyaklı yaratılar olduğunu, bu şiirlerde yerel ölçekte yaşanılan bireysel ve toplumsal acıların konu edildiğini gözlemleriz.
Emeği ve yapıtlarıyla Türk kültürüne, Türk edebiyatı ve şiirine emek verip tuğla koyan, Antep’in, Çukurova toprağının yetiştirdiği değerimizi, Ülkü Tamer’i biz de aynı duyarlılıkla bir kez daha selamlıyor, yüreğimize basıyoruz (Ülkü Tamer Çukurova Sanat Ödülü 2014 kitabında yayımlandı)
[1] Can Yayınları, İstanbul, 1991; Adam Yayınları İstanbul,1995; YKY İstanbul 2002.
[2] Ad Yayıncılık, 1997.
[3] Doğan kitap, 1998, (1. baskı); Kitap Yayınevi, 2005.
[4] Yaşamak Hatırlamaktır, Doğan Kitap, 1998, İstanbul, s: 28.
[5] agy.
[6] Kırıp Dökmeden, İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınevi, 2010, s: 12.
[7] Keşanlı Ali Destanı sonraları yurtdışında da oynandı.
[8] Milliyet, 1975.
[9] Milliyet, 1977.
[10] Milliyet, 1978.
[11] Arkadaş Kitaplar, 1975.
[12] Arkadaş Kitaplar, 1976.
[13] Arkadaş Kitapları, 1980.
[14] 6 dalda 666 soru, Can Gençlik, 2006.
[15] Kısa mizahi şiir derlemeleri, A dergisi, 1959.
16 Gergedan, 1962.
[17] Varlık, 1966.
[18] Ararat, ?
[19] Seçki, 1999.
[20] M. Jakob, Broy, 1986.
[21] Varlık, 1971.
[22] 1982, Adam.
[23] İKÜ Yayınevi, 2010.
[24] Adam, 2003.