E. Fisher sanatçıyı, “ Yaşantıyı yakalalayıp bellekte tutan, belleği anlatıma, gereçleri biçime dönüştüren kişi,” olarak tanımlar. Bundan hareketle sanatçının yapıtında kullanacağı malzeme, insanların doğa ve toplum ilişkileriyle örüntülenir.
Aristoteles, ‘Bir eylemin taklidi’ olarak belirtir Poetika adlı yapıtında sanatı. Büyü, yansıma, anlatı kısaca hayattır sanat. Yüzyıllar öncesi var edilen yapıt, o dönemin toplumsal, yönetimsel özelliklerini de ortaya
Şiir, hikâye, roman, röportaj türündeki yazınsal yapıtlarıyla Çağdaş Türk Edebiyatı’nın doruklarından biridir, Yaşar Kemal. Onun bilmediğimiz yönlerini kendisinden, kendi anlatımından yola çıkarak öğrenip tanımanın önemli olduğunu düşünüyorum. Öyle
Değerli Dostlar, Demokratik Kitle Örgütlerinin Değerli Temsilcileri, Değerli Basın Emekçileri, Sizleri sevgi, saygı ve içtenlikle selamlıyorum. Dün Adana’da 9.Uluslararası Çukurova Sanat Günleri’nin açılışını yaptık. Bugün Adana-Mersin- Antakya’da eş
İlkokul 5. sınıfta oynadıkları piyeste Türkan Saylan, düşünde kendini ‘Sultan’ olarak görür. Sarayda nedimeleriyle çok gösterişli ama dört duvar arasında bir yaşamı vardır. Gözlerini ovuşturarak uyanır ve bunun
Değerli dostlar, değerli basın emekçileri, Hoş geldiniz, sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Baş. Sayın Atilla Sertel’e de hoş geldiniz diyorum. Dostlar, ülkeler kimi
Sibel GELBUL İnsanın bilinçaltında yarattığı güzel dünyada kadın/erkek dostlar gerçek hayatta bazen çok acımasız olabiliyorlar. Ben üreten, ürettiğini paylaşan insan topluluğu görmek istiyorum. Birileri çabalarken birileri de bu
Yarınımızın umudu, aydınlık yüzü gençler, Güney Gelişim Kolejinin değerli yönetici ve öğretmenleri, konuşmacı olarak bu etkinliğe katılan Değerli Yazarlarımız, Sevgili Atatürk Dostları sizleri saygıyla selamlıyorum. Hepiniz hoş geldiniz.
Değerli Atatürk Dostları, sizleri saygıyla selamlıyorum. Biz, ‘Atatürk İlke ve Devrimleri’ne bağlı yurtsever demokratlar, ülkemizin içinde bulunduğu durumu görüyor, bu karanlık gidişi kaygıyla izliyoruz. Peki, bu günlere nasıl
90’lı yılların başıydı, kitapçıda Alleben Öyküleri’[1]ni gördüğümde hemen almış ve bir solukta okumuştum. Bu öykülerde ve ardından gelen Alleben Anıları[2] ile Yaşamak Hatırlamaktır’[3]ın Gaziantep’i anlatan bölümlerinde doğduğum ve