BİR GEZİNİN ARDINDAN
|(47 Yılın Özlemiyle)
Okul arkadaÅŸlıkları kalıcı oluyor. Hele yatılı okumuÅŸsanız, kardeÅŸ gibisinizdir. Mezun olup hayata atılınca aklımız arkadaÅŸlarımızda kalsa da, yaÅŸamın hay huyu içinde savruluyoruz yıllarca. İş yaÅŸamı, evlilik, çocuklar, sosyal sorumluluklarımız…
Çocuklarımız yetiÅŸkin, biz emekli olunca okul arkadaÅŸlarımızı aramaya zaman bulabiliyoruz ancak. Hele biz kadınlar, deÄŸiÅŸen soyadlarımızla, arkadaÅŸlarımıza ulaÅŸabilmek için yoÄŸun çaba harcıyoruz. Azmin elinden ne kurtulur ki… Buluyoruz sonunda. İkimiz dört, dördümüz sekiz, derken tüm sınıf neredeyse. Ardından okul mezunları… Hepimiz buluÅŸuyoruz.
Urfa Kız İlköğretmen Okulu 1961’de açıldığı yıl, ilkokul sonrası giden bizler yüz kiÅŸi; ortaokulu bitiren elli kiÅŸi olmak üzere toplam yüz elli kiÅŸiydik. Urfa’da bir ilkokul binasına ‘Kız İlköğretmen Okulu’ tabelası asılarak oluÅŸturulan, alt yapısız okulumuzda sevgi, saygı, dostluk bağıyla kenetlenmiÅŸtik birbirimize. Çok çocuklu bir aileydik, müdürümüz ve öğretmenlerimizle. Hep düşünmüşümdür, o özverili öğretmenlerimizin hiç sorunları yok muydu, diye. ‘Öğretmen, tüm sıkıntı ve kederini kapıdaki vestiyere asarak sınıfa giren kiÅŸidir,’ diyen Necati Öğüt; ‘Bana kimliÄŸimi sorduklarında ‘Önce insanım, sonra Türk’üm, sonra Müslüman’ım’ diyen İsmail KızıldaÄŸ; Türkçe öğretmeni olmamı borçlu olduÄŸum Sabiha Çınkılıç, Kâmil Toygar; Yahya Kemal’i ve ÅŸiirlerini sevdiren Birsen Kendirci; yılda birkaç kez, Atatürk’ün kadınlar için söylediÄŸi sözleri 20×4 ebatında harflerle yemekhanenin duvarına üşenmeden yerleÅŸtiren ve bu sözlerdeki derin anlamı kavramamızı saÄŸlayan resim öğretmenimiz Ali CandaÅŸ; çok sesli müziÄŸi, deÄŸerli müzik adamlarını tanımamızı saÄŸlayan İsmet Çetin; ‘EÄŸitim eÅŸ seçimiyle baÅŸlar,’ sözüyle geleceÄŸimize ışık tutan Remzi Güner; ayrıca Güner Dönmez, Gönül Atabay, Ali Osman Demirci… Atatürk ilke ve devrimleri aydınlığında özgür düşünceli, okuyan, sorgulayan Cumhuriyet öğretmeni olarak yetiÅŸtirdiler bizleri. Salt bunlar deÄŸildi öğrettikleri. Olumsuzlukları olumlamayı, azla yetinmeyi, sabırlı olmayı, özgüveni, kendine yetmeyi, devlet malını korumayı, elektriÄŸi ve suyu ölçülü kullanmayı, yardımlaÅŸmayı da öğrendik onlardan.
İlk buluşmamızı, 2007 yılında Urfa Kız İlköğretmen Okulu mezunları olarak Urfa’da gerçekleştirmiştik. 120 kişiydik. Ardından Antakya, Ankara, İzmir, Marmaris buluşması geldi. Bunu ilk mezunlar buluşması ve diğer buluşmalar izledi.

21-26 Mayıs 2012 tarihinde ilk mezunlar olarak Batı Karadeniz gezisindeydim. Bizim sınıftan Sevgi ile ben katıldık. ArkadaÅŸlarımızın pek çoÄŸu, haklı gerekçelerle katılamadı, benim geçen yıl katılamayışım gibi. Bizden üç sınıf önde olanların davetlisiydik; onlarla ortak anılarımız çoktu. On bir yaşında biz küçük kız çocuklarının yalnızlık ve ürkekliÄŸini, gerçek abla sıcaklığı ve sevgisiyle gidermiÅŸlerdi. Orada birlikte büyümüştük sanki…

İlk toplanma mekanımız Ankara BaÅŸkent Öğretmenevi. Almanya, İzmir, Mersin, Adana, Ankara’dan gelen 31 kiÅŸi… Åženlik ÅŸamata özlem giderdik…
Mezun olduğumuz günden bu yana öğrencileriyle iletişimini hiç kesmeyen değerli Türkçe-Edebiyat öğretmenimiz Kâmil Toygar ile eşi Nimet Ablamız da yine bizimleydi.
Gezi programımız, Kastamonu, Sinop, Karabük, Bartın, Zonguldak… Ayancık, Abana, İnebolu, Safranbolu, Amasra, Çaycuma, Karadeniz EreÄŸlisi, Akçakoca, Kandıra, Kerpe, AÄŸva, Åžile, Polonezköy, Beykoz sırtlarından İstanbul BoÄŸazı, MaÅŸukiye, Sapanca Gölü, Ankara’ya dönüş… Ankara’ya gelmiÅŸken, Beypazarı görülmeden Karadeniz’e gidilir mi?
Yurdumuzun güzel köşelerini, kale, müze, mağara, şelale, liman, kültür evlerini görmek; günlük yaşamın dışına çıkmak hepimize çok iyi geldi. Sinop Kalesi’nde Sabahattin Ali ile hüzünlendik, İnebolu’da Türkocağı Müzesi ve Karadeniz Ereğlisi’ndeki Alemdar Gemisi ile onurlandık. Karadeniz Bölgesi’nin yeşilini özümsedik. Güzelliklerden gözümüzün, ruhumuzun, gönlümüzün, beynimizin özgürce yararlanmasına izin verdik.
Dolu dolu geçen altı gün… Hepimiz, yıllar öncesinin öğretmen okulundaki uçarı genç kızları olmuÅŸtuk. Eklem aÄŸrıları, tansiyon, kolesterol, diabet unutulmuÅŸtu çoktan.
Gezmek görmek bahane, hepsinden önemlisi arkadaşlarımızla anılarımızın sıcaklığında buluşmuş, ısınmıştık yeniden.
Gelecek yıl, Adana ve Mersin’de portakal çiçeklerinin güzel kokusunda buluşmak üzere ayrıldık birbirimizden.
(İçel Sanat Kulübü Bülteni, Haziran-Temmuz 2012,S: 192, s: 54-55).