ANILARDA VE ŞİİRLERDE ATATÜRK
| Kız Vapura biniyorsak dilediğimizde,
Sokakta geziyorsak hür,
İyi bak dört yana,
Kız Korosu Atatürk’ün aklı görünür
Erkek Arı Türkçe konuşuyorsak,
Türkçe düşünüyorsak bugün,
Her işimizde onun gücü,
Büyük öğretmeni Türk’ün (1)
Kız Buğday sarısı güneşte
Bir kuş uçuyorsa…
Şimdi bir bayrak dalgalanıyorsa
Erkek Aylı, yıldızlı…
Yaşamak seninle güzel,
Yaşamak bunun için büyük
Erkek Korosu Sevgili Atatürk. (2)
Kız Sağduyumuz, bilincimiz, onurumuz
Erkek Devrimlerimizin, ilkelerimizin özü,
Kız Güvencemiz, benliğimiz, umudumuz,
Erkek Soyut-somut değerlerimizin tümü.
Kız Yapıtlarıyla kurumlarıyla yaşatmak,
Tüm Koro Ulaşmak çağdaş düzeye hızıyla
Budur ATATÜRKÇÜ olmak. (3)
Erkek “Köylünün biri Atatürk’e sövmüş. Dava açılabilmesi cumhurbaşkanının iznine bağlı.
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya elinde dosyayla Çankaya’ya çıkmış:
– Efendim bir köylü size küfretmiş. Savcı dava açabilmek için izninizi istiyor, demiş.
Atatürk:
– İyi de köylü bana neden sövmüş? diye sorunca:
– Köylü, üç kuruş verip “bir paket köylü sigarası “ almış, pakette sadece tütün çıkmış.
Köylü bu tütünü gazete kâğıdına sararak sigara haline getirmiş. Çakmağı çakınca kâğıt alev
almış ve köylünün dudağını yakmış. Köylü de bu acıyla başlamış söylenmeye,
– O köşkünde hazır sigara içiyor, ben ise parasını verip aldığım köylü sigarasının içinde
sigara kâğıdı bulamıyorum, demiş. Atatürk:
– Hayır, dava için izin vermiyorum. Trablusgarp Savaşı’nda ben de bulduğum tütünü gazete
kâğıdına sararak içmiştim bıyıklarım yanmıştı. Acımdan, hiç sigara içmeyen devrin padişahı
Sultan Reşat’a küfretmiştim. Köylü haklı, onu mahkemeye vereceğinize, aldığı paketin içinde
sigara kâğıdı bulunmasını sağlayın.Ayrıca bu köylüden özür dilensin ve kendisine bir koli
sigara gönderilsin, demiş.” (YAVUZ, Donat, 1997, Milliyet Gazetesi)
Kız “Ben evvelden yurt deyince
Böyle düşünürdüm yurdumu
Yurdun Atatürk olduğunu
Anladım Atatürk ölünce.” (4)
Erkek İlk Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, yalnızca Hamdullah Suphi Bey’in bir “frak”ı vardı.
Yabancı devletlerden gelen konuklar, hükümet kabine üyeleri ile görüşecek olan bakanımız
için, Hamdullah Suphi Bey’in bu frakı, Meclis terzisi tarafından boyu uzatılır, kısaltılır,
daraltılır, genişletilirdi. Yabancılara yoksulluğumuz yansıtılmazdı…
Kız Ben ulusumun halkımın oğlu
Mustafa Kemal Atatürk
Savaşta asker barışta öğretmen
Okulumuz halk okulu
Dersimiz bağımsızlık
En güzel dersimizdir bağımsızlık
Anladık mı efendiler? (5)
Erkek Atatürk bir sabah Florya’dan Dolmabahçe Sarayı’na gider. Yeşilköy İstasyonu’nun önünden
geçerken otomobili durdurur ve başyaverine döner.
– Sor tren var mı? der.
O sırada hareket etmekte olan trene biner,tabii yanındakiler de. Biraz sonra durumdan haberi
olmayan görevli gelir ve bilet kontrolü yapmaya başlar. Ama Atatürk’ü görünce birden çekilir.
Atatürk:
– Görevini yap, bu efendilere neden biletini sormuyorsun? der. Atanın yanındakiler atılır:
– Paşam, biz bilet almayız.
– Niçin?
– Biz milletvekiliyiz.
– Bu ayrıcalığı hiç beğenmedim, çok ayıp ve acayip bir usul. Çok Güzel halkçılık(!)
(DONAT, Yavuz, 1997, Kasım, Milliyet Gazetesi,)
Kız elsiz ayaksız bir yeşil yılan
Erkek yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal
Kız hani bir vakitler Kubilay’ı kestiler
Erkek çün buyurdun kesenleri astılar
Kız sen uyudun asılanlar dirildi
Tüm Koro mustafam mustafa kemalim (6)
Erkek “Soğuk bir kış günü, her yer kar altında Atatürk sıcak köşkte oturamaz.“Halkım ne durumda”
der ve görmek için çıkar. İstikamet Kırşehir. Hava öyle kötü ki, Ata’nın otomobili bile zaman
zaman kara saplanır. Atatürk dahil içindekiler otomobilden inerek iterler.Bu sırada karların
içinde telaşla giden bir köylü görür. Atatürk köylüyü çağırtıp sorar:
– Bu havada dağ başında ne arıyorsun?
– İneğim kayboldu Paşam.
– İyi de seni kurtlar yer.
– İneğimi yedilerse bırakın beni de yesinler Paşam.
– İneğin kaç lira değerinde?
– 50-60 kâğıt.
Atatürk yaverine döner:
-Bu vatandaşa 100 lira verin. Ayrıca otomobile alın
Köylü:
– Paşam, size rastlamak benim şansımdır. Ancak yine de ineğimi ararım. Verdiğin 100
lira ile iki inek daha alırım. Benimkini de bulursam eder üç. Üç inek sahibi olmak benim
hayalimdi. Yola devam ederlerken Atatürk , yanındaki İçişleri Bakanına döner:
– Donma pahasına üç ineği hayal edinmiş bir milletin otomobil içindeki İçişleri Bakanı…
Merhaba… Keyfiniz nasıl?” (DONAT, Yavuz,1997, Kasım, Milliyet Gazetesi,)
Erkek dağ başını efkar almış
gümüş dere durmaz ağlar
gözyaşımdan kana kesmiş gözlerim,
ben ağlarım, çayır ağlar, çimen ağlar
ağlar ağlar cihan ağlar
mızıkalar iniler ırlam ırlam dövülür
altmış üç ilimiz, altmış üç yetim
yıllar gelir geçer kuşlar gelir geçer
Her geçen seni bizden parça parça götürür
mustafam mustafa kemalim (7)
Kız “Cumhuriyetin 12. yılında Atatürk için çeşitli pankartlar hazırlanır. Değişik değişik
sloganlar. “Atatürk bu milletin en yücesidir.”, “Yolumuzda öncü, ışık, hızdı o.” gibi.. .
Atatürk pankartlara bakar ve hiçbirini beğenmez. Kalemi alır ve “Atatürk bizden biridir.”
yazar. (DONAT, Yavuz, 1997, Kasım, Milliyet Gazetesi)
Kız Korosu “Benzerdi sana bana
Benim gibiydi eli ayağı
Ama bir yol baksaydın yüzüne
İçin sevgiyle dolardı.(8)
Erkek “Atatürk, Hukuk Fakültesinde gençlerle sohbet etmektedir. Bir genç:
– Paşam, size diktatör diyorlar, doğru mu? diye sorar. Gazi, gencin sorusuna gülerek:
– Eğer diktatör olsaydım, sen bu soruyu sorabilir miydin? diye yanıtlar. (LİVANELİ,
Zülfü,1997, Milliyet Gazetesi)
Kız Atatürk’ün Gençliğe İlk Seslenişi:
“Büyük olmak için hiç kimseyi okşamayacaksın; hiç kimseyi aldatmayacaksın; yurt için
gerçek ülkün ne, onu görecek, o ereğe yürüyeceksin. Herkes seni kötüleyecektir. Herkes
seni yolundan çevirmeye çalışacaktır. Fakat sen buna katlanacaksın. Önüne nice engeller
yığılacaktır. Kendini büyük değil küçük, zayıf, olanaksız, hiç sayarak; kimseden yardım
gelmeyeceğini bilerek bu engelleri aşacaksın. Bundan sonra da sana “Büyüksün,” derlerse
bunu söyleyenlere güleceksin.”
Erkek Korosu Bu çağ barış çağıdır
Halk çağı, demokrasi çağı,
Öyle hızlı uçsun ki kuşun,
Görünmesin kanatları. (9)
Kız “Dünyaca ünlü siyaset bilimcisi Prof. Maurice Duverger, incelediği somut verilerden yola çıkarak
–yapıtlarında önem verdiği – Kemalizm için: “Kemalist tek partinin birinci özelliği
demokratik ideolojiye sahip bulunmasıydı. Tek partinin şefleri için ideal çoğulculuktu…
. Mustafa Kemal’in siyasal rejimi, çoğulculuğun üstün bir değer olduğunu kabul ediyor ve
çoğulcu bir devlet felsefesi içinde işlevini yerine getiriyordu. Üstelik tek Türk partisinin,
yapısal olarak totaliterlikle hiçbir ilgisi yoktu.” diyor.
“Atatürk döneminde niçin demokrasinin tüm kurum ve kuralları yoktu?” sorusuna da:
“Fransız Devrimi’nden yarım yüzyıl sonra bile Fransız işçisinin oy hakkı var mıydı?
Amerikan Devrimi’nden bir buçuk yüzyıl sonra bile ABD’de ırklar arasında tam bir eşitlik
sağlanmış mıydı?” diye yanıtlıyor. (KIŞLALI, Ahmet Taner, 1999, Kasım, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Bu kuşlar sevgi kuşlarıdır,
Bu kuşlar ışık kuşları,
Uçsun en mavi göklerde,
Yırtsın en kalın karanlıkları ,
Bu çağ hız çocuğum,
Bu çağ uygarlık çağı. (10)
Erkek “Atatürk bir ortaçağ toplumundan yola çıktı. Cumhuriyeti kurduktan sonra on beş yıl yaşadı.
Ve sınıf-cinsiyet-ırk-din ayrımı olmadan, tüm yurttaşlar arasında “hukuksal eşitliği” o
inanılmaz kısa süreye sığdırdı.”
1920’lerdeki tablo vahimdi.12 milyon nüfusu olan bu ülkede, 6 milyon sıtmalı, 1 milyon
veremli, 250 bin frengili, 250 bin de ortopedik özürlü yurttaş yaşıyordu ve ortalama ömür 30
yıldı. Her üç çocuktan biri ölüyordu.
1998’de 60 milyon nüfuslu, ortalama yaş sınırı 75’e dayanan, doğan her yüz çocuktan
sadece dördünün öldüğü, genç nüfusuyla övünen bir ülke durumuna geldi.( ÖZGENTÜRK,
Işıl,1998, Eylül, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız yeniden harlarsın yaktığın ateşi
toprağında Anadolu’nun.
umut kuşları uçurursun her gün
Ankara’dan, Anıttepe’den
kendi külünden doğan umut kuşları
bir uçtan bir uca zümrüdüanka (11)
Erkek “Sadece “ Yaşasın Cumhuriyet” demek yeterli mi? Zira İran’da bir cumhuriyet var,
Suriye’de cumhuriyet, Orta ve Latin Amerika’daki dikta yönetimleri de birer cumhuriyet.
O halde bizim cumhuriyetimizi onlardan ayıran ne?
Bizim cumhuriyetimiz, “tüm mazlum milletler” adına yürütülen antiemperyalist bir
bağımsızlık savaşı sonrasında kurulmuş, “çağdaş” ve “laik” bir cumhuriyettir. (ATEŞ,
Toktamış, 1997, Ekim, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Sen bir düş değil gerçeksin Atatürk,
Erkek Bir yol, bir yöntem, bir ışık düşüncelerin
Kız Bir yurt bıraktın bize özgür ve çağdaş,
Erkek Cumhuriyet senin eserin
Kız Senin ilkelerine sarıldıkça,
Erkek Güçlü ve canlıyız.
Kız Bir sevinç doğar içimize sonsuz,
Tüm Koro Devrimlerine bağlıyız. (12)
Kız “Gazeteci Deniz Kavukçu anlatıyor:
1965 yılıydı…öğrenimlerini bir yandan da çalışarak sürdüren beş delikanlı Heidelberg’de
gece vardiyasında taş zeminini paspasladığımız işyerinde verdiğimiz molada aramızda
söyleşiyorduk. Arkadaşlarımın dördü de çeşitli Arap ülkelerinden gelmiş öğrencilerdi. Söz
dönüp dolaşıp Ortadoğu’daki güncel gelişmelere geldiği sırada içlerinden biri sanırım
Sudanlı’ydı, bana dönüp, “Sana imreniyorum, çok şanslı bir insansın…”deyince şaşırmış,
sözlerine bir anlam verememiştim. Bunu fark edince, “İnsanın gözlerini dünyaya laik bir
cumhuriyette açması gerçekten büyük bir şans…” diye eklemişti!
Sonra Türkiye’den konuşmuştuk, Kurtuluş Savaşı’mızdan, cumhuriyet devrimlerinden
devrimlerimizden, Türkiye’den söz ederlerken krallıklarda, sultanlıklarda, emirliklerde,
diktatörlüklerde doğup büyümüş, bu arkadaşlarımın gözleri parlamıştı.”(2003, Ekim,
Cumhuriyet Gazetesi)
Erkek Korosu Parlar devrimlerin
Doğuya, güneye, esir milletlere, yıldız yıldız
Dorukların çatalından
Yankılanır aydınlığın. (13)
Kız Korosu Bir kurtuluştur Atatürk
Özgürlüğün elinde bayrak,
Türkiye’de, Afrika’da, Asya’da
Ulus ulus, toprak toprak… (14)
Erkek “12 Mart döneminden sonra Ankaralı bir gazeteci, bir UNESCO izlencesi için Malezya’ya
gider. Kuala Lumpur değişik ve ilginç bir çevredir. TV semineri sırasında şehrin dışına
yakın köylere de çıkılarak cehennem sıcağında, neredeyse balta girmemiş ormanlarda çekimler
yapılır. Derken televizyoncular çevirmen aracılığıyla köylülerle sohbet etmek isterler. Köylüler
Amerikalı ve Avrupalı diğer televizyonculardan ayırt etmedikleri bizim televizyoncuyla da
konuşurlar. Biraz sonra gazetecilerden birinin sorduğu bir soruyu yanıtlaması için sohbet
ortamını uzaktan izlemeyi yeğleyen birini çevirmen, “Mustafa Kemal buraya gel!” diyerek çağırır.
Ankaralı televizyoncu herhalde yanlış duydum diyerek şaşırır. Çevirmene:
– Çağırdığınız adamın adı ne? diye sorar. Mustafa Kemal yanıtını alınca yanlış duymadığına
emin olur. Çekingen Mustafa Kemal gelir. Türk televizyoncu:
– Nereden geliyor senin adın? diye sorar. Çekingen Mustafa Kemal, gururla açıklar.
– Siz bilmezsiniz. Benim adım çok uzaklardaki bir ülkenin bizlere örnek olmuş büyük
kurtarıcısının adından alınmıştır, der.
Türk gazeteci duydukları karşısında şok geçirir ve bir süre ne diyeceğini, ne yapacağını
şaşırır. Malezyalı Mustafa Kemal ekler:
– Biz Mustafa Kemal’i örnek aldık, bu adı taşımaktan övünç duyuyorum.
Ankaralı gazeteci, Türkiye’den binlerce kilometre uzakta adını bile bilmediği bir köyde
Mustafa Kemal adıyla karşılaşmasının yarattığı coşkuyla:
-Ben Mustafa Kemal’in ülkesinin bir vatandaşıyım, diye fısıldayabilir ancak.
Gazetecinin şaşırdığını gören çevirmen:
– Bu kadar şaşırmanıza gerek yok. Çünkü bu ülkede rastladığınız her on erkekten birinin
adı Mustafa Kemal’dir, der.
Ankaralı gazeteci bunu da duyunca daha da büyük bir şokla bakakalır. (ÖNGÖREN, M.
Tali, 1997, Ekim, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Korosu Mustafa Kemaller biter mi?
“Yurtta barış, cihanda barış”
Erkek Korosu Milyonların gönlünde yattıkça
Afrika’da, Asya’da, Güney Amerika’da
Tüm Koro Mazlum ulusların yüreği Mustafa Kemal diye attıkça…(15)
Erkek Norveç’te insanlar, içinden çıkılamayacak bir güçlükle karşılaştıklarında, “Mustafa Kemal
gibi düşünsene,” diyorlar birbirlerine. Başarılacağına hiç kimsenin inanmadığı Ulusal
Kurtuluş Savaşı’mızın kazanılmasından sonra…
Kız Koş demiş sana, atıl demiş durulur mu
Erkek Atatürk durmuş mu ki sen durasın
Kız Atatürk susmuş mu ki sen susasın
Erkek Atatürk ölmüş mü ki sen ölesin
Kız Atatürk bir kavganın adı her gün yenilenen
Erkek Her gün değişen düşmana karşı
Bilgisizliktir bu düşmanın adı çoğu kez
Geriliktir, aptallıktır, dönekliktir
Çıkarcılık, eyyamcılık, yalancılık
Bir bakarsın topla tüfekle yürür üstüne
Bir bakarsın gülücüklerle, okşamalarla ırzına geçmiş
Bir bakarsın ta içinden seni kemirir bu kurtçuk
Kız Atatürk bir aktörenin, bir buluncun adı
Erkek Her gün bizi bir kez daha yönelten doğruluğa
Kız Doğruluğa, yiğitliğe, namusluluğa
Erkek Her gün bizi bir kez daha yarışalım diye kendisiyle
Tüm Koro O en güzele, en iyiye, o en yüceye. (16)
Kız Mustafa Kemal, Ulusal Kurtuluş Savaşı bittiğinde, girmiş olduğu yoldan artık geri
dönemezdi. Yozlaşmış, çürümüş olan her şeyi söküp atarak, yepyeni bir vatan kurmakla
yükümlüydü.Yeni devletin ve toplumun ilk ilkesinin, insanlarını artık savaşlardan barışa; ganimet
getirilmesi ve yağma beklentilerinden, çalışmaya ve üretime yönlendirmek olacağına karar verdi.
Üretim için, önce özdeyişler söyledi. Tarih boyunca tarla ve saban ile kılıç arasındaki
sürekli savaşın, sonunda hep tarla, saban tarafından kazanılmış olduğunu, toplumuna anlattı.
Sonra ülkede örnek çiftlikler kurup traktörün başına geçerek çalıştı.
Barış için, dünkü baş düşman komşuya el uzattı. Bir yanda Balkan Ülkeleri’yle örnek
Birlikler kurdu, öbür yanda İran’la sözleşmeler imzaladı. Mezopotamya’ya bulaşılmamasını
öğütledi.
Çuval çuval matematik-tarih-coğrafya kitaplarının devlet eliyle yakıldığı ülkesinde,
eğitim-öğretim-bilgi çağını açtı.
Türk kadınına tarihte ilk kez ve pek çok ülkeden önce saygınlığını kazandırdı.
(GÜLERSOY, Çelik, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Bizler Mustafa Kemal ve Kuvayı Milliye’cilerin kızlarıyız, çocuklarıyız.Bizler
Cumhuriyet kızlarıyız.
Kız Gece aydınlık ve sıcak
Ve kağnılarda tahta yataklarında
Koyu mavi humbaralar çırılçıplaktı
Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek
Bakıyorlardı ayın altında
Geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine
Erkek Ve kadınlar
Bizim kadınlarımız:
Korkunç ve mübarek elleri,
Kocaman gözleriyle
Anamız, avradımız, yarimiz,
Ve sanki hiç yaşamamış gibi ölen,
Ve soframızda yeri öküzümüzden sonra gelen
Ve dağlara kaçırıp uğruna hapis yattığımız
Ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
Ve karasabana koşulan ve ağıllarda
Işıltısında yere saplı bıçakların
Oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar
Tüm Koro Bizim kadınlarımız… (17)
Kız Bizler onların bu vatanı kurtarmak için yaşamlarını nasıl hiçe saydıklarını, bizim bugünlerimiz
için, kendi bugünlerini nasıl göz kırpmadan harcadıklarını çok iyi biliyoruz.
Erkek Ateşi ve ihaneti gördük
Ruhumuz fırtınalı, etimiz tahammüllü
Sevgisiz ve ihtirassız, çıplak devler değil;
İnanılmaz zaafları, korkunç kuvvetleriyle,
Silahları ve beygirleriyle insanlardı dayanan (18)
Kız En önemli başarısı insanlarını, kulluktan vatandaş olma bilincine çıkarması ve genç-yaşlı her
insanına, gelecek için iyimserlik ve umut aşısını verebilmesi oldu.
En yoksul kesim bile, ülkede hiç değilse bir yağma ve talan düzeni kalmadığını anladı ve devlet
çarkının artık onun için döndürülmeye başladığını gördü. (GÜLERSOY, Çelik, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Korosu Yolumuzda öncü, ışık hızdı o,
Elimizden tutan babamızdı o,
Erkek Korosu Ana şefkati ile seven ilk erdi
Damarlarda kandı, gözlerde ferdi,
Tüm Koro Tekti, hepimizdi, bizdendi, bizdi. (19)
Erkek Yine baştaki adam, ekonomide en doğru kararlarla, hiç yanlışı olmayan somut yatırımlara
geçti. Köylünün üretimini değerlendiren, ilk kez yüzünü güldüren fabrikaları, en doğru yelere
kurdurdu.” (GÜLERSOY, Çelik, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Elinizdeyim verimli işler içinde,
Erkek Başınızdayım düşünceler boyunca,
Kız Toprağı işleyen motorun sesindeyim,
Erkek Gökleri yırtan kanat gürültüsündeyim,
Kız Beni ölü sanmayın
Erkek Nerde hamleniz varsa
Kız Bıraktığım yerden ötelere
Erkek Nerde üstünse başarınız
Kız Milletin yüzünü güldüren
Erkek Bilin ki orda ben varım
Tüm Koro Sizleri toprağından sizler kadar duyan… ( 20)
Kız Yine ekonomide, en önemlisi eski savaşların ve lüks sarayların yol açtığı dış borçları birer
birer ödeyip ülkenin hem onurunu kurtardı; hem de onu dünyanın en sağlam paralarından
birine kavuşturdu.
Politik sistemde hedefi tam demokrasiydi. Ama buna tek aşamada ulaşabilmiş bir ülke,
dünyada olmadığı için, o da ameliyat ettiği hastanın bir süre yoğun bakımda kalmasını
uygun gördü. Fakat faşizan her hareketi de o engelledi. (GÜLERSOY, Çelik, Cumhuriyet
Gazetesi)
Erkek Akıllara Atatürk’ü sevince ne olur, gibi bir soru gelebilir. Atatürk’ü sevince kişi onurlu
oluyor. Yurdunu seviyor, görevini seviyor.Bağımsızlığını özgürlüğünü seviyor. Yurduna ve
cumhuriyetin temel ilkelerine karşı yapılan her türlü saldırıda, karşı koymakla görevli
sayıyor kendini. Cumhuriyeti ve kurumlarını benimsemeyenlere karşı kültürel ve yasal
görevini yapmak istiyor.
Kubilay, Mememen’de niçin öldü? Atatürk, gençliğine, neyi görev olarak verdi? Bunları
bilerek Atatürk’ü daha yüreklice sevelim…(KILIÇOĞLU, Mehmet, 1997, Kasım, Cumhuriyet Gazetesi)
Kız Korosu Soylu yıkılmaz varlığımız,
Ülkümüz, ekinimiz, bilim ve sanatımız
Bugünümüz, yarınımız, yaşamımız
Erkek Korosu Türklüğe en görkemli simgedir
Sivas Halayı, Erzurum Barı, Aydın Zeybeği
Yaylası, ırmağı, gölü, denizi
Tüm Koro Atatürk Türkiye’dir.
Kız Korosu Sen ulusal dokunun biricik özsuyusun
Seni yaşıyoruz, yaşayacağız
Erkek Korosu Kıvançla, ilkelerine tutkun
Kutsal bir çağrı bildik andını
Tüm Koro “Ya özgürlük, ya ölüm,
Ne mutlu ben bir Türküm!” (21)
Kız Korosu Üzülme Atatürk’üm senden sonra
Erkek Korosu Doğduksa da andımız var
Tüm Koro Koruruz yurdumuzu, gerilikten, düşmandan
Son damlamız kalana kadar. ( 22)
KAYNAKÇA:
1-8-AKGÜN, Ulvi Nahit, 2- ARDAĞI, Adnan, 3-21-ÖZDEN, Yekta Güngör,4- NECATİGİL, Behçet, 5-9-10-YÜCE, Ali, 6- 7-İLHAN, Attilâ, 11- BİLİR, Ali F.,12- DİL, Şahinkaya, 13- DAĞLARCA, Fazıl Hüsnü, 14- KÖKLÜGİLLER, Ahmet, 15- İLBAŞ, M. Hadi, 16- ASENA, Orhan, 17-18- HİKMET, Nazım, 19- ÇAĞLAR, Behçet Kemal, 20-ATOK, Oğuz Kazım, 22- SARIYÜCE, Hasan Lâtif.